BLOG YAZILARI

İşletmeci Şef Uyumu: Frankie

Müge Akgün

isletmeci-sef-uyumu-frankie

Eskişehir kuşkonmaz, Antakya zahter, Karaburun sarı kulak botarga, Kastamonu siyez, Mersin deniz yosunu ve havyarı, Fethiye ıstakozu, Manisa kuzu göbeği mantarı, Karayaka kuzu, Artvin gorcola peyniri, Erzincan deri tulum, Edirne eski kaşar, Trakya, Kapadokya, Ankara ve Ege’den şaraplar, sanat yapıtı gibi kadehler. Ve güncel sanatın önde gelen isimlerinden Ardan Özmenoğlu’nun küçük bir sanat objesi olarak hazırladığı menü kartı.

Bir süre önce Frankie ve Nude iş birliği ile gerçekleştirilen ‘Pleasant Moments/ Hoş Anlar’ konulu davette servisten sunuma, yemeklerin yaratıcılığından lezzete her şey dört dörtlüktü diyebilirim.

İyi yemek ve iyi müzik mottosuyla yola koyulan Frankie’nin yemekleri her zaman kaliteliydi, lezzetliydi. Ancak Şef Melih Demirel ile başka bir boyuta geçti. Melih Demirel’i yaz için gittikleri Marmaris Port Frankie’de tanımış, deniz ürünlerini kullanmasından yemeklerin lezzetinden hatta pazarda inanılmaz bir heyecanla yaptığı alışverişten de çok etkilenmiştim.

Her alanda olduğu gibi işini aşkla yapan, emek veren fark yaratıyor. Melih Şef’in adını önümüzdeki yıllarda çok daha fazla duyacağımızı düşünüyorum. Başarısında hiç şüphesiz ki Frankie’nin sahibi Kaya Demirer’in de katkısı büyük. Umarım Demirer ve Demirel iş birliği uzun yıllar artan bir uyumla devam eder. Yaz sezonu için Bodrum’da çok özel bir yerde olacaklar, haberler yakında gelecek sanırım….

SAPNA X LUCCA

Bebek’in popüler mekanlarından Lucca, açıldığı günden bu yana cazibesini yitirmedi. Cem Mirap, Lucca’nın ardından aynı başarıyı Zorlu Cantinery’de sürdürüyor. Havası, sosyal ortamı kadar iki mekânın yemekleri de çok iyidir. Bu sürdürülebilirliğin ardında Mirap’ın çok başarılı bir işletmeci olması kadar genç kuşak yetenekli şeflerden Pelin Çakar’la uyumla çalışması, ona özgürlük tanıması güvenmesi de yatıyor.

Hafta içinde Lucca’da Fransa’nın yemek başkenti Lyon’dan konuk bir restoran Sapna vardı. Sapna’nın iki şefi birlikte gelmişti. Menü her iki restoranın kimliğini yansıtan yemeklerden oluşuyordu.

Sapna ekibinin hazırladığı fermente havuç, isot ve Siirt fıstıklı ızgara dana bonfile ve pancar, gül ve kuru dutlu tatlı ile Lucca mutfağından gümüş balığı tempura damakta unutulmaz tat bırakan lezzetteydi.

Bu tür şef buluşmaları bizlerin de ufkunu açıyor. Lyon’a gidersem mutlaka uzak doğu esintili yaratıcı şef mutfağı konseptli Sapna’yı ziyaret etmek isterim.

YENİ BİR ŞEF YETİŞİYOR

Sapna ekibinden Ankaralı genç şef adayı Noyan Özbeyoğlu ile de kısa bir sohbet yaptık. Noyan 2014 yılında Fransız Lisesi LCDG’den mezun olunca Lyon’a gidip Paul Bocuse Enstitüsü’nde Mutfak Sanatları ve Restoran İşletmeciliği okumuş. 2017’de diplomasını aldıktan sonra iş bulmakta çok zorlanmış, tam ümitlerinin tükendiği, geri döneceği günlerde kendini büyük bir şans eseri ünlü şefler Arnauld Laverdin ve Remy Havetz’in restoranı La Bijouterie’de bulmuş. 3-4 ay sonra da yeni açtıkları Sapna’ya almışlar. Belli ki azimli ve yetenekli, yolu açık olsun…

BİR KÜLTÜR KURUMU

Üniversitelerin, eğitim kurumlarının akademik başarıları kadar, sosyal sorumluluk projelerine destek vermeleri, sanattan gastronomiye toplumsal yaşama katkı sağlayacak alanlarda faaliyetler gerçekleştirmeleri önemli.

Geçtiğimiz günlerde ben İstanbul Kültür Üniversitesi biri öğrencilerinin, diğeri akademisyenlerinin düzenlediği iki etkinliğe katılınca bunun ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözlemleme fırsatı buldum. İlki öğrencilerin kurduğu Kariyer Kulübü’nün düzenlediği ‘Yüzümle Mutluyum Kariyer Onursal Ödülleri’ gecesiydi. Farklı alanlarda benim de aralarında olduğum 50’ye yakın isme ödül verildi. Ama geceyi önemli yapan ödül alanları, salonu dolduran 700’e yakın öğrenciyi ve ailelerini ‘Yüzümle Mutluyum Derneği’ ve üyeleriyle tanıştırmalarıydı.

YÜZÜMLE MUTLUYUM

Doğacak bebekleri daha anne karnındayken yüzünün farklı olacağını öğrenen Emre Erdal, doğuştan yüzünde farklılığı olan bireyler ve aileleri için 2018 yılında ‘Yüzümle Mutluyum Derneği’ kurulmasına öncülük etmiş. Amaçları toplumsal farkındalık yaratmak, maruz kalınan ayrımcılıkla mücadele etmek. Sloganları da ‘Bakış açını değiştir, değişimi gör.’

Türkiye’de 720 bin yüz anomalisi olan kişi bulunuyor. Güzelliğin kutsandığı günümüz dünyasında belirlenen kalıplara uymayanlar okul döneminden iş yaşamına hayatının her evresinde dışlanıyor. Aileler de farklı yüz anomalisi sendromlarıyla doğanlar da acı çekiyor. O gece eminim ki hem ödül alan 50 kişi hem de salonu dolduran konukların büyük bölümünün bakış açısı değişti. Şimdi sıra derneğin daha çok kişiye ulaşmasına destek olmakta, daha geniş kesimlerin empati yapmasını sağlamakta…

GASTRO EKONOMİ PANELİ

Kültür Üniversitesi’nde 25 Nisan Perşembe günü düzenlenen ikinci etkinlikteyse ‘Türkiye Ekonomisi ve Gastro Ekonomi Paneli’nde şef, işletmeci, gıda ve şarap üreticisi ve yeme-içme kültürü yazarı gibi gastronomi sektörünün temsilcileri bir araya geldi.

Trilye’nin sahibi ve şefi Süreyya Üzmez, Turyid Yönetim Kurulu Üyesi Ebru Koralı, ETÜDER Başkan Vekili Nevra Eker, şef Can Oba, Ahmet Örs, Mehmet Yaşin, Teoman Hünal, Mehmet Yalçın, Özcan Arca, Mustafa Çamlıca ve Selim Ellialtı gibi her biri kendi konusunda uzman isimlerle birlikte farkı oturumlarda gastronomi sektörünün ekonomik bir değer olmasının koşullarını, ülke turizmine katkısının nasıl olacağını, sorunlarını tartıştık, öneriler getirdik.

Başta Dekan Ali Şen ve Raif Bakova olmak üzere tüm emeği geçenleri kutlarım. Bu yıl ikincisi düzenlenen panel aynı zamanda bir kitaba dönüşüyor. Bu yılın Onur Ödülü ise 74 yıldır işinin başında olan, Florya’daki Beyti Restoranın kurucusu Beyti Güler’e verildi.

Bu arada panelin sunuculuğunu yapan eski TRT’ci Orhan Ertanhan’a da teşekkür etmeden olmaz. Bizlere neredeyse unutmaya başladığımız sunuculuk sanatının ne demek olduğunu hatırlattı. Konukların incelikle, bilgiyle donatılmış ama kısa ve öz nasıl tanıtılacağını gösterdi…