İki yıl önce Türkiye’nin önde gelen turizmcilerinden İtalTur’un sahibi Hande Arslanalp, İzmir Gastronomi Turizmi Kongresi sırasında İzmir’de bir gastronomi festivali yapalım fikrini ortaya atmıştı.

O tüm koordinasyonu üstlendi. Bir grup fahri İzmirli olarak Gila Benmayor, Gamze İneceli, Metin Suerkan ve ben, işin bir ucundan tuttuk. Bu hayal kısa sürede gerçeğe dönüştü. İzmir ilk kez çok yönlü bir gastronomi festivaline kavuştu. Geçen yılın teması ‘Göç’tü.

Düşünsel yapı, özgün bakış, iyi yemek ve eğlencenin harmanlandığı şefler, akademi dünyası, yazarlar, gazeteciler, kanaat önderleri ve yeme-içme severlerin bir araya geldiği festival gerçekten de büyük ilgi gördü. Bu yılın konusu ise ‘Pazarlar’ olarak belirlendi.

NEDEN PAZARLAR?

FAO verilerine göre bugün dünyada her dokuz kişiden biri açlıkla boğuşuyor. Sorun tabii ki çok boyutlu ancak beslenme alışkanlıklarımızın, dünyanın dört bir yanındaki bilinçsiz tüketimin, israfın küresel açlığın pekişmesinde rolü büyük.

Neyse ki, tüm kaynakların daha dikkatli kullanılmasının bir zorunluluk haline geldiği anlaşılmaya başlandı. Uluslararası örgütler, ülkeler gelecek planlarını bu anlayışa göre inşa ediyor.

Bu yüzden de tüketici ile üreticinin doğrudan bir araya geldiği, mevsiminde ürünlerin satışa sunulduğu pazar kültürünün de daha fazla yaygınlaşması gerekiyor.

Festival mekânı geçen yıl olduğu gibi Tarihi Alsancak Tren Garı. İzmir GastroFest, kentin boyozlu, gevrekli ve sübyeli kahvaltısı ile başlıyor. Kahvaltının açılışını da efsanevi saksafoncu Ricky Ford solo konseri ile yapıyor.

Etkinlik konuşmalar, paneller, yemek belgeselleri, yabancı ve Türk şeflerin eşleştiği workshopların ardından festival İzmir ve İstanbul’un önde gelen şefleri ve restoranları tarafından hazırlanan tadım sofraları ile devam ediyor. 20 Ekim’i ajandanıza şimdiden not edin derim…

FESTİVALİN KONUKLARI

İspanya’nın Girona kentindeki ünlü Les Cols restoranının sahibi ve şefi Fina ve birlikte çalıştığı kızı Martina Puigdevall, Polonya’nın yıldız şefi Aleksander Baron, San Francisco’daki Chez Panisse restoranın eski şefi, yemek kitabı yazarı David Tanis, Beyrut’un Souk el Tayeb pazarının kurucusu, Orta Doğu’nun yemek kahramanı Kamal Mouzawak, İsrail’in tanınmış restoranı Eucalyptus’un sahibi ve şefi Moshe Basson, Fransız şef Chloé Charles yurt dışından gelen katılımcılar.

Dünyanın muhteşem pazarları oluşumu Magnificent Seven (M7) anlaşmasının mimarları, Borough Market yöneticisi David Matchett ve Markthalle Neun ortaklarından Bernd Maier bu projenin global önemini ve değerini anlatacaklar.

Neolokal, Cantinery, Frankie, Ringa, Pandeli, Alaf, Araka, Od Urla, Ayan Meyan, LA Bağları, Murano’s, Vino Locale, Hiç Tadım Atölyesi, Sevilen, Urla Bağ Yolu, Tadında Anadolu, Kitchen Project, Seçkin Et, Balık Ada, Baki Usta, Atölye Kivi katılımcı restoranlar arasında.

DESTEK ÖNEMLİ

Hande Arslanalp’in vurguladığı gibi bu projeye inanan ve destek veren Kültür ve Turizm Bakanlığı, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Ticaret Borsası, THY, Öztiryakiler, Pepsi, Çimstone, Jumbo, Hürriyet Gazetesi, Ford, Hilton İzmir, Diageo, %100, BTA Group ve Şekerbank başta olmak üzere daha birçok özel kurum ve kuruluş tarafından desteklenmeseydi böylesine uluslararası bir gastronomi festivalini hayata geçirmek mümkün değildi. Bir sonraki hedef İzmir GastroFest’i yurt dışında da yapmak olmalı…

İspanyol Şefin Büyülü Sofrası

Hafta başında Raffles İstanbul’un içindeki Rocca Restaurant’ta tüm duyulara hitap eden gastronomik bir deneyim yaşadık. Daha doğrusu büyüleyici bir yemeğin hem konuğu hem de oyuncularıydık.

2 Michelin yıldızlı şef Paco Roncero günümüz İspanyol mutfağının önde gelen temsilcilerinden. Ünlü şef Paco Roncero’nun ‘Büyülü Dünyası’ temalı gastronomik deneyimi, beş duyuyu kullanarak bir performans olarak sundu.

PacoRoncero, 2 Michelin yıldızı aldığı Madrid’de restoranı Terraza del Casino’da yaratıcı, sürprizli mutfağı ile tanınıyor. Roncero, uzun yıllar moleküler gastronominin öncüsü Ferran Adria ile birlikte çalışmış. Sonra da kendi hikayesini ve mutfağını tasarlamış.

Bugün farklı ülkelerde 10 restoran yönetiyor. Bunlardan en ünlüsü de dünyadaki en lüks restoranlardan bir kabul edilen İbiza’da yarattığı ‘Sublimotion’. Elton John’un 2011’de Londra’da gerçekleştirdiği Kış Balosu’nun ardında da Roncero var.

Rocca’da 3 Farklı Deneyim

Paco Roncero, Rocca içinde üç farklı alanda üç ayrı konsept tasarlamış. Lounge alanında 4 çeşitli alakart tapas menüsü; ana yemek odasında 6 çeşitli tadım menüsü sunuluyor. Bizim konuk olduğumuz 14 kişilik özel yemek odasında ise müzik, görüntü ve vintage şampanyalar eşliğinde tüm duyuları harekete geçiren fütüristik bir menü dijital şov eşliğinde sunuluyor.

10 çeşitten oluşan özel deneyim alanı menüsünde Millennial Olive Tree, barbun sandviç, somon ve miso kremalı külah, kuzu yanağı taco, ızgara sübye, Hindistan cevizi ve kurutulmuş biberli karides, yengeçli levrek, ‘mole’ soslu dana kaburga ana gibi hem şaşırtıcı hem de damakta lezzet patlaması yaratan yemekler yer alıyordu.

İspanyolların sıcak ve içten kültürünü yansıtan bir kişiliğe sahip olan Paco Roncero ilk kez İstanbul’a gelmiş ve çok etkilenmiş. Raffles’taki pop-up etkinlik 3 Kasım’a dek sürüyor. Gastronomik keşifleri seviyorsanız bu üç farklı menüden bütçenize uygun olanı deneyimlemenizi öneririm.

Efsanevi performans sanatçısı SSM’de

Marina Abramovic 2020’nin ilk aylarında İstanbul’da bir sergi açıyor. Ünlü sanatçı Türkiye’deki ilk kapsamlı sergisi öncesi araştırma ve gözlem yapmak üzere İstanbul’daydı. Sakıp Sabancı Müzesi, Akbank ve Marina Abramovic Enstitüsü iş birliğiyle gerçekleştirilen projeye ev sahipliği yapıyor.

Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı, CEO Hakan Binbaşıgil ve SSM Müdürü Nazan Ölçer sanatçının onuruna bir davet verdiler. Abramovic, müzenin üç katında üç farklı performans gerçekleştireceğini, kendisinin de İstanbul’da olmaktan çok mutlu ve çok heyecanlı olduğunu anlattı. Her performansı olay olan sanatçının yeni çalışmasını merakla bekliyoruz.