BLOG YAZILARI

3 A LEZZET BÖLGESİ

Müge Akgün

3-a-lezzet-bolgesi
ADANA-ANTAKYA-ANTEP

Doğa, tarih ve zengin bir mutfak kültürü. Bu üçlü bir arada olduğunda o ülke ya da bölgenin turizmde şansı artıyor. 2 yıl kadar önce İncili Gastronomi Rehberi’nin ilkini yayınladığımız dönemde Çukurova Turistik Otelciler Birliği Başkanı Tayyar Zaimoğlu rehberde mutlaka Adana da olmalı demişti. O konuşmamız sırasında zaman içinde rehbere ‘4 A Lezzet Rotası’ olarak Antalya, Adana, Antakya (Hatay) ve Antep’in bir arada girebileceğini söylemiştim.

Gastronomi kültürüne büyük katkısı olduğunu düşündüğüm Zaimoğlu, bu projenin üzerinde çalıştı. Adana, Antakya ve Antep’te havalimanının olması ve her üç ilin de birbiriyle karayoluyla sadece iki saat mesafede bulunması gibi rasyonel nedenlerle lojistik olarak ayakları yere oturan ‘3A Lezzet Bölgesi’ güzergahını oluşturdu. Şimdi Perşembe-Pazar ya da Cuma-Pazar gibi uzun ya da kısa hafta sonu programları hazırlıkları içindeler.

Turların Adana’dan başlayıp Hatay’la devam etmesi ve Gaziantep’te sonlanması ya da Adana Antakya gibi iki kenti kapsayacak farklı seçenekli programlar olması planlanıyor. Her ne kadar itici güç gastronomik keşif olsa da bu turlar aynı zamanda üç kentin birbirinden değerli ve önemli müzelerine yapılacak ziyaretlerle, arkeolojik kazı alanlarındaki yürüyüşlerle hiç şüphesiz ki uygarlık tarihimize de muhteşem bir yolculuk olacak…

PORTAKAL ÇİÇEĞİ KARNAVALI

Bu yıl 7’incisi düzenlenen Adana Portakal Çiçeği Karnavalı her açıdan başarılı bir organizasyondu. Valilik, Belediye, Emniyet Teşkilatı ve Ali Haydar Bozkurt’un başında olduğu Nisan’da Adana’da komitesi başta olmak üzere tüm emeği geçenleri kutlamak gerek.

Bu tarz etkinliklerin kent kalkınmasına da kentlilik bilincinin artmasına da katkısı büyük. Aksamalar tabii ki oluyor ama zaman içinde otellerin ve restoranların da bu kalabalığa uyum sağlayacağını düşünüyorum.

Açılış günü genç Adanalı Alya Dormen’in Hindistan’dan gelen dansçılarla birlikte yaptığı dans gösterisi, Adana’nın haklı gururu Yaşar Kemal, Müslüm Gürses ve Ayşe Arman’ın Madame Tussauds İstanbul’dan getirilip Hiltonsa’da sergilenen balmumu heykelleri bu yılın farklılık yaratan, büyük ilgi gören etkinlikleriydi.

PORTAKALLI LEZZETLER YARIŞMASI

Vali Mahmut Demirtaş’ın desteği ve Tayyar Zaimoğlu’nun organizasyonuyla geçen yıl başlatılan ‘Portakallı Lezzetler Yarışması’na bu yıl da hem ev kadınları hem de profesyonel genç aşçılar katıldı. Geleneksel Adana mutfağında portakallı yemek yok denecek kadar az. Olanlar da pastalarla keklerle sınırlı. İki yıldır jüri üyeliği gözlemlerime dayanarak yarışmanın ya iki ayrı kategoride yapılması ya da sadece profesyonellerin katıldığı, şeflerin yaratıcılıklarını gösterdiği bir formata dönüşmesinde yarar olduğunu söyleyebilirim, eğer yarışmanın bölge mutfak kültürüne katkısı olması hedefleniyorsa. Zaten bana göre bu yılın en yaratıcı ve lezzetli tarifi sıcak kategorisinde birinci olan şef Mehmet Şahin’in hazırladığı ‘Portakal soslu levrek sarmaydı’.

ETROG TURUNÇGİL TATLILARI

Bugüne dek tanıdığım Adanalıların hemen hepsi yaşadıkları topraklara değer katmak için kaliteli projelere imza atıyor. Bu özel isimlerden ikisi de geçen yıl tanıştığım 6 kuşaktır narenciye üretimi yapan ailenin üyeleri Şule ve Suat Kalfa çifti.

2000’li yıllarda başladıkları araştırma, geliştirme, tesis ve marka oluşturma sürecinin ardından geçen yıl ETROG adıyla markalaşmışlardı.‘Mutluluk zamanı yaratır’ mottosuyla ve aile reçeteleriyle ürettikleri turunçgil-narenciye tatlıları kalitesiyle kısa sürede fark yaratmaya başlamış. Önde gelen market zincirlerinden Macro Center’ın anlaşma öncesi yaptırdığı Uluslararası Gıda Güvenliği BRC standartları denetiminden 97 puan almışlar.

Ünlü mücevher tasarımcımız Sevan Bıçakçıyan da bu özel tatları yurt içinde ve dışındaki müşterilerine özel günlerde armağan etmek üzere alıyormuş. Limon, kan portakalı, mandalina, turunç ve kumkuattan üretilen tatlılar tek başına tüketilmesinin yanı sıra sütlü tatlılara, çikolataya, ceviz, fıstık, badem gibi atıştırmalıklara da çok iyi bir eşlikçi oluyor.

LEZZET DURAKLARI

Bu gidişimde Adanalı arkadaşım Beyza Çağlar sayesinde keşfettiğim Ciğerci Mehmet Usta’da ciğerin yanı sıra yediğim kebabın tadı unutulur gibi değildi. Mehmet Usta sadece kuzunun kaburgasından sıyırdığı etle kebabını yapıyor ve içine asla kuyruk yağı koymadığını söylüyor. Basit, salaş ama tertemiz dükkânının önünde her daim kuyruk olması da zaten kalitesinin ve lezzetinin kanıtı.

Adana’da en saygı duyduğum, hayranlıkla izlediğim isimlerden biri de 70 yılı aşkın süredir kebap yapan, bunun son 55 yılı Onbaşılar Kebap’ta geçen İsmail Canbaz, namı-ı diğer İsmail Usta. Ustaların ustası şimdi sadece çiğ köfte ve içli köfte yapıyor. Adana’ya giderseniz ziyaret etmeyi ihmal etmeyin. 1910 yılından bu yana faaliyet gösteren şimdi Park Zirve’de yoluna devam eden Onbaşılar da zaten kentin en iyi kebapçıları arasında.

HOUSE OF KAMER

En ünlü, en lezzetli kentle özdeşleşmiş markaları kebap ama nedense Adanalılar sadece kebapla özdeşleşmeyi sevmez, evlerde pişen tencere yemekleri ağırlıklı güçlü bir mutfakları da olduğunu söylerler. Bu doğrudur ama Adana’ya dışarıdan gelenler için çorbacı ve küçük bir iki esnaf lokantası dışında geleneksel mutfaktan örnekler sunan bir restoran da yok. Bir süre önce açılan House of Kamer değişimin öncülerinden biri olabilir.

Antika ve ikinci el meraklısı Adanalı Eczacı Kamer Kıraç üç yıl kadar önce yurt içinden ve dışından topladığı objeleri sattığı bir butik açmış. Konuklarına çay, pasta ikramı derken hafif atıştırmalıklardan oluşan bir menü de hazırlamışlar. Mekâna sığamaz olunca 1940’ların mimarisi üç katlı bir Adana Evi’ne taşınmışlar.

Şimdi ev mağaza, restoran-kafe ve kültür-sanat etkinlikleri merkezi olarak hizmet veriyorlar. Menüde birkaç geleneksel yemek de var ancak ağırlık modern Akdeniz mutfağında. Oysa ‘Lezzet Yarışması’ jürisi için yaptıkları yeşil mercimek, nohut, et suyu ile yapılan, üzerinde hamur kızarması kıkırdak ile sunulan ‘ıspanak başı çorbası’ çok başarılıydı. Menünün içinde mevsimine göre yerel ev yemeklerinden dört beş önemli çeşidin yer aldığı ayrı bir bölümün hem kendilerine hem de ‘Gastronomi turizminin’ gelişmesine katkısı büyük olacaktır…