BLOG YAZILARI
Fazlası zarar azı karar: Tuz
Tuz
Vücudun yaşamsal işlevi açısından tuz çok önemli bir madde. Uzmanlara göre erişkin bir insanın günlük tuz gereksinimi yaklaşık 5-6 gram. Ancak bu miktar kişinin sağlık durumuna göre değişebilir; azlığı veya çokluğuna bir hekimin karar vermesi şart.
Tuzun sağlıktaki önemi kadar tarih boyunca uğruna savaşlar yapılan öyküsü de çok ilginç:
İnsanoğlu, avcılık ve toplayıcılık dönemlerinde tuz ihtiyacını kök bitkilerinden ve av hayvanlarından almaktaydı. Doğadan tuz bulup yemesi gerekmiyordu. Ancak tarıma ve hayvancılığa başladıktan sonra tuz ihtiyacı baş gösterdi.
Tarım mahsullerinden çorba yapıyor ve besinlerdeki tuz büyük miktardaki suyu yeterince tuzlu hale getiremiyordu. Çorbaya tuz gerekti. Ayrıca gıda bol olunca saklamak ihtiyacı doğdu. İlk bilinen, gıda bozulmasını önleyen madde tuzdur. İnsan hayatında tuz, 19. yüzyılın sonunda soğutma ve konserve tekniği geliştirilene kadar uğruna savaşlar yapılan, en stratejik madde oldu. Bugün petrol ve gazın önemi neyse tuzun önemi de öyleydi.
Tuzun kelime anlamı
Latince’de ‘sal ve hal’ tuz demektir. ‘Halle’ de tuz çıkartılan yer anlamında kullanılır. Dolayısıyla içinde sal, hal ya da halle bulunduran şehir adları bir zamanlar oranın tuz şehri olduğunu belirtir. Başı bu sözcükle başlayan çok yer vardır Almanya’da ve Avusturya’da. Salzburg, Salzbach, Salzdorf, Salzbrunn, BadReichenhall gibi.
İ.S. I. yüzyılda yazar ve filozof Plinius’un tespitine göre bir Romalı günde 25 gram tuz tüketmekteydi. Günümüz insanının gerçek ihtiyacı ile karşılaştırıldığında ciddi soru işaretleri yaratıyor.
Diğer yandan ordular sefere çıktığında hem atlar, hem de askerleriçin tuz çok gerekliydi. Dolayısıyla Romalılar bir imparatorluk kuracaksa tuzun yönetimi onlarda olmalıydı. Roma, Akdeniz’in tahıl ve tuz ticaretinin kontrolünü ele geçirmek için yaklaşık 100 yıl boyunca Pön (Kartaca) savaşlarını yaptı. Yazar M.S. Schleiden, 1875’te yayımladığı ‘Daz Salz’ adlı eserinde Eski Mısır ve İsrail’deki tuz tekellerinin acımasız vergilerinden yola çıkarak tuz vergisi ile despot rejim arasındaki yakın ilişkiyi gözler önüne serer.
İngilizce’de maaş anlamına gelen ‘salary’, Latince ‘tuzlamak’ demek olan ‘salarium’dan türemiştir. Ayrıca asker demek olan ‘soldier’, Almanca ‘soldat’ ta ‘salarium’ kökünden gelir. Peki tuzla askerin ne ilgisi vardır ki, her ikisi de aynı sözcük kökünden türemiş olsunlar? Çünkü Roma askerlerine maaşları kısmen ya da bazen tamamen tuz olarak verilirdi.
Tuz nerelerden elde edilir?
Bir de tuzun nerelerden elde edildiğine bir bakalım. Deniz ve göl tuzlaları ile kaya tuzu ocakları en önemli kaynaklar. Ocaklardan kesilen tuz kütleleri belirli büyüklükte parçalara ayrılıp tuz işleme fabrikalarında ufalanır. Deniz ve göl tuzlalarında ise su, güneşte kurutularak veya kaynatılarak tuz kalıntısı elde edilir.
Ülkemizde ise tuz kaynaklarının başında İzmir Çamaltı Tuzlası ile Tuz Gölü geliyor. Kaya tuzu yatakları ise ağırlıklı olarak Çankırı, Iğdır, Kars, Nevşehir’de bulunuyor.
Kaya tuzu mu sofra tuzu mu?
‘’Hangi tuzu kullanmak gerekiyor?’’ konusu ise biraz çelişkili. Çünkü her tuz çeşidinin birbirlerine oranla artıları ve eksileri söz konusu. Deniz ve göl tuzu içeriğindeki bazı elementler açısından diğerlerine oranla daha zengin ancak denizlerin ve tuz göllerinin kirliliği düşündürüyor. Kaya tuzları içinde Himalaya Dağları’ndaki tuz yataklarından elde edilen mineral zengini pembe renkli tuz uzmanlarca tavsiye ediliyor. Ülkemizin kaya tuzu yataklarından çıkarılan ve doğru işlenen tuzlar da kıymetli.
Kısacası tuzun hayatımızdaki önemi büyük. Varlığı da yokluğu da hissediliyor….