BLOG YAZILARI
İzmir’in yükselen yıldızı OD URLA
Müge Akgün
Bu yıl 20 Ekim’de gerçekleşen İzmir GastroFest’in yurt dışından ve yurt içinden gelen konuşmacı ve şef konukları için verdiği ‘Hoş geldiniz yemeği’ birinci yılını kutlayan OD URLA’da yapıldı. Baştan sona her şeyiyle mükemmel bir geceydi.
Akşamın alacakaranlığında ışıklandırılmış zeytinliğin ortasındaki yoldan yürüyerek camdan sırça köşk gibi görünen mekâna gelen konukları şef ve ekibi, bahçede küçük atıştırmalıklar ve içeceklerle karşıladı. Müzik, ortam, işinin ehli servis görevlileri zaten hoş bir gecenin habercisi gibiydi ama özellikle yurt dışından gelenlere asıl sürpriz yemekler başladığında oldu.
Her biri birbirinden iddialı şefler Efes Antik Kenti, Selçuk Pazarı, Kemeraltı Havra Sokağı turlarından fazlasıyla memnun dönmüştü. Fakat sanıyorum hiçbiri böylesi büyüleyici bir mekân ve birbirinden yaratıcı ve lezzetli yemeklerle karşılaşacaklarını hayal etmemişti.
OD’un sahibi ve şefi Osman Sezener bir yıl içinde sadece İzmir’in değil tüm bölgenin gururu haline gelen bir lezzet durağı yarattı. Sezener, ertesi gün de sabah 9.00’da Tarihi Alsancak Tren Garı’ndaki etkinlikte de yer aldı. İşini o kadar ciddiyetle yapıyor ki, festivalin konukları için de dört çeşitli bir menü hazırlamıştı. Tabii önünde kuyruklar eksilmedi.
Dileğim Osman Sezener’in yaratıcılığını, ciddiyetini ve işine olan aşkını kaybetmeden, her geçen gün restoranı daha da iyiye taşıyarak yoluna devam etmesi. İzmir’de de dünyanın dört bir yanından yemekleri için gelinecek, gastronomi turlarının durağı bir restoranımızın olması…
BODRUM HALLERİ
Uzatılmış dört günlük 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı tatilini Bodrum merkezde geçirdim. Sonbaharın en güzel günleriydi. Daha kalabalık bir Bodrum’la karşılaşacağımı umuyordum ama maalesef değildi. Sakin bir Bodrum’dan hiç şikâyetim olmaz ancak; insan turizm açısından baktığında bu mevsimde de biraz daha doluluk istiyor. Direkt uçak seferlerinin 12 aya çıkması Bodrum’a çok şey kazandıracak hiç kuşkum yok.
Orfoz
Bodrum’da denizden yeni çıkmış kabuklu yiyecekseniz gönül rahatlığıyla ilk önerim Orfoz olur. Orfoz’un serüvenini Selçuk ve Güneş Bozçağa 1986 yılında Gelibolu Saroz’da açıldıkları günden bu yana takip ediyorum. Anne ve babalarından aldıkları bayrağı Çağlar ve Çağrı kardeşler başarıyla ileriye taşıyor.
Deniz kestanesi, deniz hıyarı, kum midyesi, kalamar, kidonya, istiridye, deniz salyangozu, karides gibi sadece Bodrum’dan çıkan taze deniz ürünlerini kullanıyorlar.
Zeytinyağlarını kendileri üretiyorlar. Yerli Kanlıkara üzümünü ortaya çıkarmışlar. Doğal şarap üretiyorlar. Şimdi de Neferiye üzümü üzerinde çalışıyorlar. Deniz ürünlerini seviyorsanız yolunuzu düşürün derim. Yeni yıl öncesi bir süre mekânı ve kendilerini yenilemek üzere kapılarını kapıyorlar.
La Pasion
Bodrum’un tek İspanyol restoranı La Pasionda bir Bodrum klasiği olma yolunda hızla ilerliyor. Kalite, lezzet çıtası yüksek. Bodrumda yaşayanların müdavimi olduğu mekânın sahibi ve şefi Nejmettin Kılıç’ın nam-ı diğer Neco da işini aşkla yapan şeflerden.
Sürekli araştırıyor, kendini yeniliyor. Kaliteli ürün kullanıyor.
Bu kez de tüm soğuk ve sıcak tapaslar çok başarılıydı. Mantar kavurması, çıtır yufkalı dana yanak ve paella içinse son dönemde yediğim en iyiler diyebilirim. İş ve yaşam arkadaşı Dilara Şafak Kılıç başta olmak üzere tüm ekip de işinin ehli…
The Marmara Tuti
The Marmara, Bodrum’un gustosu yüksek otellerinin başında gelir. Yemekleri de öyle. Mutfaktan ne çıkarsa iyi çıkıyor.
Tuti restoran hem manzarası hem de kaliteli yemekleriyle Bodrumlular için iyi bir durak. Karışık otlu pidesi, peynirli patlıcanı, ızgara anne köftesi ve sebzeli karides salatası çok lezzetliydi.
Yetiştirme mi deniz balığı mı?
Bodrum Türkiye’nin sanıyorum İstanbul’dan sonra en çok balık restoranı barındıran yeri. Ancak gelin görün ki etik anlayış ve fiyat kalite dengesi büyük sorun. Bodrum Marina’nın karşısındaki ünlü balıkçılardan birinde servis elemanına deniz balığı neler var diye soruyorsunuz, yetiştirme levrekleri ve çipuraları göstererek “hepsi deniz balığı” diyebiliyor. Aslında tek beklentim doğru düzgün yalana başvurmadan bir açıklama yapmaları. İyi, taze, kaliteli, kurallara uygun yetiştirilen bir levrek ya da çipura olduğunu söylemeleri yeterli…
Müşterimiz menü istemez!
Kronik sorunlarımızdan biri de menü kartının gereksiz görülmesi. “Bizim tarzımız böyle, müşteri de memnun” diye geçiştirilmesi. Hadi bu soruna balıkçılardan aşınayız kebapçıda daha da tuhaf geliyor.
Marina içindeki Bistro Marina Neyzar’ın Yeri Bodrum’un en iyi et restoranları arasında gösterilir. Bir akşam yer ayırtıp gittik. Basit dekorasyonlu ama zarif bir yer. Oturup menü istedik. Servis görevlisi “Bizde menü yok, bir tepsi içinde mezeleri getiriyoruz. Neyzar Hanım da et siparişlerini alır” dedi. Öğlenki balıkçı olayından sonra bir kez daha tartışmak, geceyi berbat etmek istemedim. Tabii ki olur dedik. Birkaç meze seçtik.
Ardından Adana kebap ve küşneme istedik. Adana Kebap gerçekten başarılıydı. Çıkmadan önce Neyzar Hanım ve mekânın müdürlüğünü üstelenen oğluyla konuştuk. Her yerde olduğu gibi burada da bir menü olmasının gerekli olduğunu çeşitleri en önemlisi de fiyatları görmenin bir tüketici hakkı olduğunu söyledim. Ama ikna etmem mümkün olmadı. Aşağıda kapı girişinde yazıyor isteyenler bakar cevabını aldım!
Atatürk’ü Anma Konseri
Bugün sayfamızın sanat konuğu başarılı keman solisti, İzmir Devlet Konservatuvarındaki öğretmenlik dönemimde öğrencim olan Tuncay Yılmaz.Yüksek lisans eğitimini Almanya’da yapan, dünyanın en ünlü orkestraları eşliğinde konser veren Yılmazaynı zamanda Arkas Trio’nun koordinatörü ve kemancısı.
Sanatçı 8 Kasım Cuma akşamı Cemal Reşit Rey’de gerçekleşecek Atatürk’ü Anma Konseri’ne solist olarak katılıyor. Şef Naci Özgüç yönetimindeki İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde Cumhuriyet döneminin en önemli eserlerinden biri olan değerli besteci Ulvi Cemal Erkin’in Keman Konçertosunu yorumluyor. Saat 20.00’de başlayacak konserde başka sürprizler de var…